“Sosyal fobi” kavramını birçok yerden, farklı şekillerde duymuş olabilirsiniz. Kişinin sosyalleşmesinin önündeki güçlü engellerden biri olan sosyal fobinin gerçekte ne olduğunu konuşalım isterim bugün.
Sosyal fobi,
utangaçlık olarak algılanıyor ama aslında durum tam olarak öyle değil. Buna
yazının devamında yeniden değineceğim; ama sosyal fobi hakkında derinleşmeden
önce, kısaca fobinin ne olduğunu açıklayacağım.
Normal şartlar altında korkuya
sebep olmayacak bir durum veya nesneye karşı duyulan yoğun korkuya ve bu
korkudan dolayı bir takım kaçınma davranışlarının geliştirilmesine “fobi” denir.
Fobisi olan kişi, korkusunun ve
kaçınmalarının aşırı olduğunun farkında olsa da; engelleyemez. Fobiler
beraberinde getirdikleri kaçınma davranışlarından ötürü, fobik kişinin gündelik
yaşantısını olumsuz yönde etkiler. Fobilerin nedenleri ile ilgili kesin bir söylemde
bulunmak doğru olmaz; ancak genel itibariyle genetik, biyolojik ve/veya çevresel
olabileceğini söylemek mümkündür.
Kaygı yaratan durum karşısında, vücutta
paniğe işaret eden tepkiler meydana gelir. Bu tepkilere yüz kızarmasını,
ellerin titremesini, kalp çarpıntısını, ağız kuruluğunu örnek olarak
gösterebiliriz.
Fobi karşısında meydana gelen
bedensel tepkiler, fobinin panik bozuklukla karışmasına sebep olabiliyor. Fobiyi,
panik bozukluktan ayıran en temel şey; fobik durumdan kaynaklanan tepkilerin
belli bir nesneden ve/veya durumdan kaynaklanıyor olmasıdır. Fobik bozukluğu
olan kişi, hangi durumlarda panik atak geleceğini bilir; ancak panik bozuklukta
atağın ne zaman geleceğini kestirmek zordur.
Fobiden kısaca bahsettik. Şimdi
esas konumuz olan sosyal fobiye dönelim;
Yazıya başlarken, sosyal fobinin
utangaçlık olarak algılandığından; ama bunun doğru olmadığından bahsetmiştim.
Sosyal fobi, utangaçlıktan ziyade; utanmaktan
korkmakla ilgilidir. Sosyal fobisi olan kişi utanç verici bir duruma düşmekten,
“rezil olmak”tan, onaylanmamaktan ve etrafındakiler tarafından eleştirilmekten
korkar.
Sosyal fobik olan kişi, diğer insanlarla
etkileşim halinde olması gereken ortamlara girince yoğun bir kaygı duyar. Bu
kaygıdan dolayı, bedensel olarak; -fobiyi anlatırken değindiğim- panik tepkileri
verir.
Sosyal ortamlarda bulununca kaygılanan kişi,
bu kaygıyı ve kaygıdan kaynaklı panik belirtilerini yaşamamak için
sosyalleşmekten kaçar. Kaçınma davranışları geliştirir ve bu kaçınmalar çok
belirgindir. Mesela, kalabalık arkadaş gruplarıyla vakit geçirince kaygıdan
dolayı yüzü kızaran, sesi titreyen kişi; bu kaygıyı yaşamamak için kalabalık
arkadaş gruplarından kendisini soyutlar. Çünkü, kızardığı için ya da sesi
titrediği için rezil olacağını düşünür. Kendisini gülünecek duruma düşürmemek
düşüncesiyle insanlarla iletişime geçmez.
Sosyal fobinin altında, bireyin
kendine yönelik bazı düşünceleri yatıyor olabilir. Örneğin; yetersizim,
çirkinim, başarısızım, şişmanım, çok zayıfım, mükemmel olmalıyım, başarısızım,
hata yapmamalıyım, insanlar kaygılı olduğumu anlamamalı, vs.
Sosyal fobik insanların
korktukları durumları iki grupta inceleyebiliriz. Bunlardan ilki sosyal
etkileşim gerektiren durumlar, ikincisi ise sosyal performans gerektiren
durumlardır. Sosyal etkileşim gerektiren durumlar; diğer insanlarla birebir
girilecek olan muhabbetleri kapsarken sosyal performans gerektiren durumlara
örnek olarak sunum yapmayı gösterebiliriz.
Sosyal fobisi olan kişilerde panik
belirtilerinin meydana gelmesine sebep olacak bazı durumlar şunlardır: topluluk önünde
konuşmak, yeni birisiyle tanışmak, kalabalık ortamlarda yemek yemek, çalışırken
başkası tarafından izlenmek, göz teması kurmak, ilgi odağı olmak, vs.
Fobiyi, sosyal fobiyi konuştuk;
bilgilendik. İyi hoş; ama nasıl kurtulacağım bu rahatsızlıktan? diye soruyor olabilirsiniz.
Bu durumdan mustarip olanlarınız için tedavisine değinmeden bitirmeyeceğim
yazımı elbette; ancak öncelikle belirtmek istediğim bir şey var. Sosyal fobiyi
genel olarak ele aldığım gibi tedavisinden de genel olarak bahsedeceğim. Sosyal
fobinin belirtilerinin varlığı kadar ne zaman başladığı, başlamasında neyin
tetikleyici olduğu da önemlidir. Her insanın hastalık öyküsü farklı olduğu
için, tedavi planı da kişiye özgü olarak yapılır. Yazının devamını bunu göz
önünde bulundurarak okumanızı tavsiye ederim.
Sosyal fobi, tedaviye iyi cevap
veren bir rahatsızlıktır. Kaygı ve kaçınmanın yoğunluğuna göre ilaç tedavisi
gerekebilir; ancak ilaç kullanmak tek başına yeterli olmayacaktır. Psikoterapi
ile desteklenmesi çok daha faydalı ve kesin bir çözüm sağlayacaktır.
Sosyal fobinin tedavisinde yaygın
olarak bilişsel davranışçı psikoterapiler, gevşeme egzersizleri kullanılır.
Bilişsel davranışçı terapi ekolünde; kişide kaygı yaratan işlevsiz düşünceleri belirlenir, bu düşüncelerden kaynaklanan duygulara bakılır, ve kişinin kaygıyı
önlemek için başvurduğu kaçınma davranışları belirlenir.
Rahatsızlığın öyküsü
detaylı bir şekilde alındıktan sonra; tedavi planı danışan ile iş birliği
halinde uygulanmaya. Süreç boyunca danışanın aktif katılımı önemlidir. Terapist
danışana, birlikte belirledikleri çerçeve dahilinde ödevler verir. Bu ödevler
bilişsel davranışçı terapinin, davranışçı ayağını oluşturan oldukça önemli
noktalarından biridir. Danışanın ödevleri yapması ve terapistiyle birlikte
değerlendirmesi hem kaçınma davranışlarının azalması hem de danışanın
kendisindeki değişimi görmesi açısından gerekli ve önemlidir.
Henüz tedavi için gerekli adımı
atmaya hazır olmayan okurlarım için birkaç öneride bulunarak yazımı sonlandırıyorum:
-
Hangi durumlarda kaygı yaşadığınızı tespit edin.
-
Kaygılı durumların, hayatınıza nasıl yansıdığını
gözlemleyin.
-
Kaygılanmamak için yapmaktan kaçındığınız aktivitelerden
oluşan bir liste hazırlayın.
-
Hazırladığınız listedeki maddeleri, uygulaması en
kolay olandan en zor olanına doğru sıralayın.
-
Listede bulunan maddeleri tek tek uygulamaya
çalışın. Listedeki ilk maddeyi, yani diğer maddelere nazaran en kolay olduğunu
düşündüğünüz eylemi, gerçekleştirmeye çalışın.
-
Her maddeyi ilk denemede tamamlamak zorunda
değilsiniz. Zorlanabilir, pes edebilirsiniz. Sabırla denemeye devam edin. İlk
maddeyi başarıyla uygulayabildikten sonra sırasıyla diğer maddeleri uygulamaya
devam ederek listeyi tamamlamaya çalışın.
Fazla teknik ve mekanik bir
tavsiye olduğunun farkındayım ancak yazı dilinde elimden ancak bu kadarı
geliyor. Aklınıza takılan bir şey olursa sorabilirsiniz.
Sevgiler,