4 Nisan 2016 Pazartesi

Güzellik, güzellik algısı... Nedir? Ne değildir?

     
       Farkettiniz mi bilmiyorum, ama kadınlar erkeklerden daha çok süzüyor hemcinsini; ama ezercesine, düşman gibi.. Süzmekle kalmıyor üstelik, ilk fırsatta rencide ediyor. Dalga geçiyor, dedikodusunu yapıyor falan.

       İnsanları sadece gördüklerinize göre değerlendiriyorsanız, yapmayın. Kimin nasıl bir hayat yaşadığını bilmeden yaptığınız yorumlar, başkalarının ruhunda sancılı yaralar bırakabilir. Vereceğiniz zararın büyüklüğünü görmezden gelmeyin. Hem sergilediğiniz her incitici davranış kendi yüreğinizi kirletir. Yüreğinizi temiz tutun ki güneş doğsun ömrünüze.

       Ve,
       Bir insanı sevecekseniz, ona değer verecekseniz, onu eş-dost-arkadaş sıfatıyla hayatınıza alacaksanız nedeni yüreğinin güzelliği olsun. Siz de sizi siz olduğunuz için hayatına davet edenlerin yanında olun. Çünkü siz, gözle göründüğünüzden çok daha fazlasısınız.

       Hadi gelin, Emma Watson'ın güzellik kavramının içini nasıl doldurduğuna bakalım:
"Güzellik uzun saçlar, incecik bacaklar, yanık bir ten ya da kusursuz dişler demek değil. Güzellik ağlamış ama şimdi gülen bir yüz. Güzellik; küçükken düştüğünüzde dizinizde kalan yara izi, aşk uyumanıza izin vermediğinde gözlerinizin etrafında oluşan halkalar. Güzellik sabah alarm çaldığında yüzünüzün girdiği şekil, duşa girdiğinizde akan makyajınız, bir şaka yapıldığında anlayan tek kişi olarak attığınız kahkaha. Güzellik onunla göz göze gelmek ve anlamayı bırakmak, tüm paranoyalarınız yüzünden ağlamak, güzellik zamanın bıraktığı iz demek. Güzellik içimizde hissettiklerimiz, dışımıza vurduklarımız aynı zamanda. Güzellik hayatın bizde bıraktığı izler. Tüm o tekmeler, okşamalar, anıların bizde bıraktıkları. Güzellik kendinizin yaşamaya izin vermesi demek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder