Yukarıdaki tabloda, travma yaratma ihtimali en yüksek olan
grup insan kaynaklı bireysel olaylardır. (tecavüz, saldırı, cinayet, vs..)
Travmatik olay, her zaman travmaya neden olmaz. Travmatik
etkiyi 3 gruba ayırabiliriz:
- Birincil Travma: Olayı kişinin bizzat kendisinin
yaşamış olması, birincil travmaya sebep olur.
- İkincil Travma: Olayın, tanıdık birinin başına
gelmiş olması
- Üçüncül Travma: Tanıdık olmayan, herhangi
birinin başına gelen olaya şahit olmak… (yoldan geçerken kazaya denk gelmek
gibi)
Yaşadığım olayın
travma yaratıp yaratmadığını nasıl anlarım?
Olay;
· - geçmişte yaşanmış olduğu halde hala kişiyi
rahatsız ediyorsa,
· - kişiyi yaşanan travmayı çağrıştıran durumlardan
kaçınmaya zorluyorsa,
· - gündelik işleyişi bozuyorsa
travmanın varlığından söz edebiliriz. Klinik açıdan travma, kişinin yaşadığı
durum ile değil; etkisiyle değerlendirilir. Travma bazen, zamanla kendiliğinden geçebilir.
Travmaya ne tür
tepkiler veririz?
“stres tepkileri” olarak tanımlayabileceğimiz ve belirli bir
süre devam eden tepkiler veririz. Bu tepkileri belli başlıklar altında
inceleyebiliriz.
Zihinsel Tepkiler; ilk şok, bellekle ilgili sorunlar,
dikkatsizlik, kâbuslar, araya giren düşünceler, yönünü bulamama, eskileri
hatırlayamama, sorun çözememe, yanlış kararlar, uyku bozukluğu, kafa
karışıklığı...
Duygusal Tepkiler; kaygılı olma, üzüntü,
çökkün duygu durumu, inkâr, korku, suçluluk, panik, hayal
kırıklığı, kızgınlık, öfke, çaresizlik, karamsarlık...
Fiziksel Tepkiler; mide bulantısı, kusma vb.
sorunlar, yorgunluk, kalp çarpıntısı, göğüs ağrısı, titreme, bayılma hissi, baş
dönmesi, baş ağrıları...
Davranışsal Tepkiler; kendini geri çekme, kıpır kıpır
olma, ani davranışlar, madde alımı, çabuk tepki verme, başkalarını suçlama,
yeme sorunları, kolayca korkma...
Sosyal Tepkiler; iş – okul, arkadaşlık ve evlilik
ilişkilerinde sorunlar, insanlardan uzaklaşma, aşırı yargılayıcı ve suçlayıcı
olma, her şeyi kontrol altında tutma isteği...
Travma Sonrası Stres
Bozukluğu (TSSB)
Travma yaşayan herkeste TSSB gelişmez.
DSM V’teki tanı ölçütleri
çerçevesinde incelenerek yapılan değerlendirmeler sonucunda travmanın bozukluk
olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceğine karar veririz.
DSM V – TSSB Ölçütlerini
özetleyecek olursak:
Eğer tabloda,
A- Travma (travmatik
bir olayın yaşanmış olması)
B- Tekrar Yaşantılama (anı,
rüya)
C- Kaçınma (travma ile
ilgili kişilerden, nesnelerden, yerlerden kaçma)
D- Olumsuz Duygulanım
ve Bilişsel Tepkiler
E- Uyarılma ve
Tepkisellik
F- Süre ölçütü (1 aydan uzun süredir travmatik etkilerin gözleniyor
olması)
G- Sosyal, mesleki
yada diğer alanlardaki işlevselliğin bozulması
H- Belirtilerin
organik bir nedeni olmamalı (herhangi bir fiziksel durumdan, ilaç kullanımından
kaynaklanmamalı)
… sıralanan durumlar mevcutsa, TSBB’den bahsedebiliriz.
(Ayrıntılı bilgi için DSM-V’i inceleyebilirsiniz)
ANTWONE FISHER
İnceleme kısmına geçmeden önce, filmi izledikten sonra bu kısmı okumanızın daha faydalı olabileceğini düşündüğümü belirtmek isterim.
Film, kahramanımızın kabusu ile başlıyor. Başlangıçta rüyaya
çok anlam verememiş olsam da, ilerleyen dakikalarda rüyanın “yeniden
yaşantılama” niteliğinde olduğunu farkettim. Fisher, geçmişinde yaşadığı
olayları rüyasında yeniden yaşamış gibi oluyor ve uyanıyor.
Ana kahramanımız olan Antwone Fisher, öfkesini kontrol
etmekte problem yaşayan bir denizcidir. Filmin birçok sahnesinde saldırgan
davranışlarıyla karşımıza çıkmaktadır. Arkadaşlarıyla kavga ettiği anların
birinde, ordunun psikiyatristine yönlendirilir. Psikoterapinin ilk seanslarında
direnç gösteren Fisher, psikiyatristin kararlı tavrı sayesinde zamanla kendisini
açmaya başlar. Kısaca kim olduğuna ve öyküsündeki travmatik yaşantılara bir
bakalım:
-
Babası eski kız arkadaşı tarafından Fisher
doğmadan önce öldürülmüş.
-
Annesi bu sırada hapishanedeymiş; Fisher da
orada doğmuş. Doğduktan sonra devlete teslim edilmiş. 2 yıl yetimhanede kalmış;
annesi almaya gelmeyince bir rahibe evlatlık verilmiş.
-
Rahibin eşi tarafından hem fizyolojik hem de
psikolojik şiddet görmüş. . Üvey anne Fisher’a sürekli “pis zenci” diye hitap
etmiş ve ailesinin onu terk ettiğini yüzüne vurmuş. Bu da Fisher’ın ailesine
karşı derin bir öfke duymasına neden olmuş.
-
Karşı cinsten olan üvey kuzeni tarafından birçok
kez tacize uğramış.
-
Çocukluk arkadaşı gözlerinin önünde vurulup
öldürülmüş.
Antwone, terapilerine devam ederken bir kızdan hoşlanmaya
başlar ve terapistinin desteği ile kıza açılır. Kızla duygusal paylaşımda
bulundukça saldırgan davranışları azalmaya başlar. Bu durum Fisher’ın saldırgan
davranışlarının, sevgiden yoksun büyümüş olmasından kaynaklandığını
düşündürüyor.
Çocukken yaşadığı cinsel tacizden dolayı hiçkimseyle
birlikte olmamış ve cinsellikten hep uzak durmuştur. Bu noktada da çocukluk
çağında yaşanan travmatik bir olayın insan hayatını yetişkinlikte nasıl
etkilediğini görüyoruz.
Psikoterapi süreci tıkanınca, psikiyatristi Fisher’a
ailesini bulup yüzleşmesi gerektiğini söyler. Önce buna karşı gelen Fisher, daha
sonra ailesini aramaya başlar. İlk olarak evlatlık verildiği ailenin yanına gidip
içindeki öfkeyi kusar. Sonrasında ise gerçek ailesinin peşine düşer.
Ailesini bulup yüzleştikten sonra, sevginin tadına varıyor
ve hayatındaki düğüm çözülüyor. Babasının ailesinin ona gösterdiği sıcak
karşılama ve sevgi gösterisi Fisher’ın öfkesinin sönmesini sağlıyor.
Filmi izlediyseniz veya izleyecek olursanız,
Paylaşımımı yorumlarınızla renklendirmenizden memnun olurum.
Ayrıca, aklınıza takılan şeyler olursa çekinmeden sorabilirsiniz.
Sevgiler..